Başlığı okuyunca eminim ki birçoğunuz
şaşırdınız. İçinizden “yahu bu adam maçı “0” sayıyla bitirdi. Başlıkta ne işi
var?” diye düşündünüz. Ama bana izin verin, açıklayacağım.
Final serisinin ikinci maçı
öncesinde, galibiyet için ağır basan
taraf Fenerbahçe Ülker’di. İlk maçta rakibini 89-70 gibi farklı bir skorla
mağlup eden sarı lacivertli ekip, skor üstünlüğünün yanı sıra rakibini oyun
anlamında da sindirmişti. Maçın başından
sonuna kadar hızlı oynarak “run and gun” stratejini benimseyen, buna ek olarak
boyalı alanda uzunlarını da iyi besleyen Fenerbahçe Ülker, rakibini savunmada
çaresiz bırakmıştı. Tüm bunların ışığında Fenerbahçe’nin ikinci maçta da
kazanması sürpriz olmazdı. Fenerbahce kazandı ancak işler hiç beklendiği gibi
gitmedi. Bunda şüphesiz ki en büyük etken koç Ergin Ataman’ın bu sefer dersine
çok iyi çalışmış olmasıydı.
İki koç da maça ilk maçtaki beşleriyle
başladı. Fenerbahçe Ülker Bo Mccalebb,
Emir Preldzic, Bojan Bogdanovic, Linas Kleiza ve Oğuz Savaş beşiyle sahada yer
alırken, GS Liv Hospital’da Carlos Arroyo, Sinan Güler, Manuchar Markoishvili,
Zoran Erceg ve Furkan Aldemir beşlisi sahadaydı. Galatasaray maça ilk maçın
kötü ismi Erceg’in üç sayılık basketiyle başladı. Fenerbahçe Ülker ise hemen
ilk hücumunda birinci maçta kaldığı yerden devam edeceğinin sinyalini verdi. Bo
Mccalebb fişek gibi yarı sahayı geçerek turnikeyi bıraktı. Maçın başlarında ilk
göze çarpan Bojan’ın, Arroyo’ya yaptığı savunmaydı. Bu seneye kadar hep
“savunma yapmıyor, yumuşak kalıyor” eleştirilerine maruz kalan Bogdanovic,
gösterdiği müthiş gayretle Arroyo’ya rahat nefes aldırmadı ve hemen maçın ilk
çeyreğinde rakibini iki top kaybına zorladı. Burada bir parantez açmak lazım. Obradovic,
sene başından beri Bogdanovic’in “saf skorer” kalıbından sıyrılıp “all-around”
bir oyuncu olması için gayret gösteriyor. Ona yeni meziyetler kazandırmaya
çalışıyor. Bojan bu işin oyun kuruculuk ve yaratıcılık kısmını pek kavrayamamış
gözükse de (hala aldığı ve birebir zorladığı bir çok top elinde patlıyor),
savunma kısmında kendini oldukça geliştirdi ve koç da ona inanarak neredeyse
her maç rakibin en iyi skorerini onunla savunuyor. Fenerbahçe Ülker, çeyrek boyunca sürekli vites arttırmaya
çalıştı ve yarısahayı hep hızlı geçti. İlk maçtaki stratejisini devam ettiren
sarı lacivertli ekipte uzunlar bu sefer yüzdeli atamayınca skor üretmekte
zorlandı. Furkan Aldemir’in de ribaundlarda üstünlük kurmasıyla GS Liv Hospital
oyun üstünlüğünü eline aldı. Çeyreğin bitimine 5.08 kala Kleiza’nın elindeki
topa beş kişinin birden atlaması iki takım oyuncularının da maçı kazanmayı ne
kadar istediğini gösterir nitelikteydi. Çeyrekte son üç dakikaya girilirken
Markoishvili’nin üç sayılık isabetiyle Galatasaray 13-10 öne geçti. Ardından
Fenerbahçe Ülker hücumlardan üst üste boş dönünce önce Arroyo’nun iki sayılık
basketi geldi ve ardından Markoishvili
bir üç sayılık isabet daha buldu. 8-0’lık bir seri yakalayan konuk ekip 18-10
öne geçti ve Obradovic’in molası geldi. Molanın ardından Fenerbahçe Ülker
savunmada vites artırdı ve çeyrek sonuna kadar rakibine sayı şansı tanımadı
ancak hücumda da üretken olamadı. Bitime üç saniye kala Bo Mccalebb’in basket
faulu geldi ve ilk çeyrek 13-18 GS Liv
Hospital üstünlüğüyle geçildi.
İkinci çeyreğe Fenerbahçe Ülker, Luka
Zoriç önderliğinde etkili başladı. Önce bir basket-faul ardından bir diğer
hücumda kaçan atışta hücum ribaund’ını alarak tamamlayan Zoriç’in bulduğu 5
sayıyla mücadeleye 18-18 eşitlik geldi. Bogdanovic tüm istikrarıyla savunmada
Arroyo’yu deyim yerindeyse “bezdirmeye” devam etti ve top kayıplarına zorladı.
Ardından Kleiza’nın bulduğu üç sayılık isabet ile Fenerbahçe Ülker uzun bir
aradan sonra maçta 21-18’lik skorla öne geçti. Sarı Lacivertli ekip çeyreğin ilerleyen
bölümlerinde Bo Mcclaebb’in hızlı hücumdan bulduğu turnikeyle farkı beş sayıya
kadar çıkardı. Buraya kadar olan kısımda en dikkat çekici nokta Fenerbahçe
Ülker’in Kleiza’nın şutu hariç tüm sayılarının boyalı alandan gelmiş olmasıydı.
Savunmada da Emir’in Ender Arslan’a
yaptığı blok rüzgarı iyice arkasına almasına sebep oldu ancak buna dur diyen
isim köşeden bulduğu üç sayılık isabetle Markoishvili oldu. Marko’nun üçlüğüne
Melih cevap vermek isterken Cenk’in faulu geldi. Üç atışın da sayı olmasıyla
Fenerbahce Ulker mücadelede tekrar iki sayıyla öne geçti. Çeyrekte son iki
dakikaya girilirken GS Liv Hospital’ın sıcak ismi Manuchar Markoishvili bir kez
daha sahne aldı ve Fenerbahçe Ülker potasına bir üçlük daha yollayarak takımını
30-29 öne taşıdı. Ardından, Fenerbahçe Ülker’e bir kötü haber de Nemanja
Bjelica’dan geldi. Sırp forvet üçüncü çeyrek içerisindeki üçüncü faulünu
yaparak uzun bir süre oturmak için benchteki yerini aldı. Çeyreğin bitimine on
saniye kala Zoran Erceg’in bulduğu iç sayılık isabet ile ilk yarı 34-34
eşitlikle sonuçlandı.
Üçüncü çeyreğe GS Liv Hospital hızlı bir
giriş yaparak 4-0 ile başladı ancak Fenerbahçe Ülker rakibine yetişmeyi başardı
ve çeyreğin ilk yarısı karşılıklı basketlerle geçildi. Çeyreğin ikinci
yarısında Ender’in hücum süresi biterken uzaklardan gönderdiği üç sayılık
basket çeyrekteki en büyük farkın yeniden oluşmasını sağladı ve GS Liv Hospital
52-48 öne geçti. Ancak Ömer Onan kendisine yapılan faulün ardından bulduğu iki
serbest atış isabetiyle skoru 52-50’ye taşıdı. Ardından önce Emir Prelzdic,
sonra Luka Zoric ile üstüste dört serbest atış kaçıran Fenerbahçe Ülker 54-50
geri düştü. Tam kriz geliyorum der gibiydi ki genç oyun kurucu Berk Uğurlu
sahne aldı. Yaptığı güzel asistle emri topla buluşturdu ve Preldzic’in
basket-faul’ü ile skor 54-53 oldu. Çeyreğin son hücumunda birebir oynamayı
tercih eden Carlos Arroyo isabeti buldu ve son çeyreğe GS Liv Hospital’ın 56-53
üstünlüğüyle girildi.
Son çeyreğe Carlos Arroyo sorumluluk
alarak başladı ve bulduğu basketle takımını beş sayı farkla 58-53 öne taşıdı.
Ancak Berk Uğurlu bir kez daha farkın daha fazla açılmasına izin vermedi. Melih
Mahmutoğlu’nu köşede bomboş topla buluşturunca üç sayılık isabet geldi. Bir
sonraki hücumda da Oğuz’a topu çok güzel indirdi. Basket gelmese bile faul
geldi ve Oğuz çizgide hata yapmayınca mücadeleye bir kez daha 58-58’lik skorla
eşitlik geldi. Bu dakikadan sonra Galatasaray Liv Hospital savunmada vites
arttırdı ve Fenerbahçe Ülker hücumları iyice tıkandı. Sayı bulmakta oldukça zorlanan
ev sahibi ekip maçın bitimine 6’30 kala Erceg’in köseden bulduğu iki sayılık
isabetle altı sayı geriye düştü. Fark altıya çıkınca Obradovic, Berk’i oyundan
alarak Bo McCalebb’i tekrar sahaya sürdü. Bitime 4’30 kala Carlos Arroyo
anlamsız bir şekilde kendi takımı hücumdayken Mccalebb’e dirsek attı ve hücum
faul ile cezalandırıldı ki centilmenlik dışı faul çalınmadığı için oldukça
şanslıydı. Ardından hemen bir sonraki pozisyonda da Zoric’e faul yapınca Hırvat
pivot çizgiye gitti ve iki atışından da isabet buldu. Çeyreğin son bölümüne
girilirken Arroyo bir kez daha sorumluluk aldı ve tamamen kendisi oynadığı
birebir hücumları oldukça yüksek yüzdeyle bitirdi. Maçın en kritik anı ise
bitime 2’03 kala Nemanja Bjelica’nın bulduğu üçlük oldu. Attığı üçlükle farkı
iki sayıya indiren Sırp forvet takımının maça tutunmasını sağladı. Bitime 1’42
kala Luka Zoric’in serbest atış sayılarıyla maça 71-71 eşitlik geldi. Bir
sonraki hücumda Emir Preldzic’e faul yapıldı. Kafasına aldığı darbe sonucu
oyuna devam edemeyince faul atışlarını Linas Kleiza kullandı ve çizgiden 1/2
isabet sağlayarak takımını 72-71 önce geçirdi. Arroyo’nun cevabı gecikmedi.
Yıldız oyun kurucu Bir kez daha birebir hücumla potaya gitti ve turnikesiyle GS
Liv Hospital’ı 73-72 öne geçirdi. Maçın bitimine 25.7 saniye kala Ergin
Ataman’ın molası geldi. Molanın ardından Sinan Güler kenardan topu oyuna
sokarak Markoishvili’ye verdi ancak Bo Mccalebb tartışmalı bir müdahale ile
(bence faul) topu çaldı ve ardından Emir’in asistiyle bomboş bir turnike atarak
Fenerbahçe Ülker’i 74-73 öne geçirdi. Ardından Galatasaray Liv Hospital son
hücumdan sayıyla dönemeyince Fenerbahçe Ülker maçı 74-73 kazandı ve final
serisinde 2-0 öne geçerek ev sahibi avantajını korudu.
Fenerbahçe
Ülker Nasıl Kazandı ?
-
Ev
sahibi avantajını çok iyi kullandı. Salondaki atmosfer oldukça iyiydi.
-
Bojan
Bogdanovic gösterdiği savunma gayretiyle Carlos Arroyo’yu bezdirdi ve dönem
dönem onu oyundan düşürdü
-
Kritik
anlardaki hücumlardan sürekli isabetle döndü.
-
Rakip
ne kadar iyi savunursa savunsun, temel stratejisinden hiç vazgeçmedi. Sürekli
oyunu hızlandırmaya çalıştı ve uzunlarını besledi.
Galatasaray
Liv Hospital Nasıl Bu Kadar Zorladı?
-
Yazının
başında da belirttiğim gibi bunda en büyük pay kesinlikle Ergin Ataman’a ait.
İlk maçın ardından dersine çok iyi çalışmış ve Fenerbahçe Ülker’i çok iyi
analiz etmiş.
-
Fenerbahçe
Ülker hızlı hücumlarını sürekli taktik faulle kesti ve rakibinin tempoyu
yakalamasına izin vermedi.
-
Boyalı
alanı iyi kapattı, rakip uzunları düşük yüzdede tuttu ve ribaundlarda üstünlük
kurdu
-
Üç
Sayılık atışlarda ilk maçın aksine
yüksek bir yüzde ile isabet buldu. (İlk Maç : %28, İkinci Maç : %43.4)
Üçüncü Maç
Ne Olur?
İlk maçı
Fenerbahçe 19 sayı farkla domine ederek kazanarak “şampiyon ben olacağım”
mesajını rakibine vermişti fakat GS Liv Hospital deplasmanda rakibine kaybetse
de soğuk terler dökmesine neden olarak kazanabileceğini gösterdi ve “ben de
buradayım” mesajını verdi. Galatasaray Abdi İpekçi Arena’daki üçüncü maça
kuşkusuz maçın favorisi olarak çıkacaktır. Arkasındaki ateşli taraftar
desteğine ek olarak Fenerbahçe’nin 2-0 önde olması koç Obradovic olsa bile bir
rahatlamaya yol açacaktır. Oyuncular bu
maçı hem kendi seyircileri önünde kazanıp umutlanmak, hem de taraftarlarından özür
dilemek için bir fırsat olarak göreceklerdir. Tüm bunların ışığında Galatasaray
Liv Hospital biradım önde gözükse de basketbolun nelere kâdir bir spor olduğunu
hepimiz ikinci maçta gördük. Bekleyip göreceğiz…