Basketbol Haberleri

10 Nisan 2014 Perşembe

BU ÇOCUK OLUR...



Anadolu Efes’in haftalar önce Euroleague’e havlu atmasının ardından Fenerbahçe Ülker de geçen hafta havlu atınca bu maç iki takımımız için de bir anda prestij maçına dönüşüverdi. Maç öncesi Anadolu Efes cephesinde üç oyun kurucunun birden(Jamon Gordon, Zoran Planiniç, Doğuş Balbay)  oynayamayacak olması Angellou için işleri zorlaştırmıştı. Maç öncesi Fenerbahçe Ülker cephesindeyse ilginç bir olay dikkatlerden kaçmadı. Henüz sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte Emir Preldzic kadro dışı gözüküyordu ve maçı izlemek için bile salonda değildi.

Fenerbahçe maça pota altında Oğuz Savaş’ı kullanarak başladı. Neredeyse her pozisyonda top içeri indirildi ve Oğuz da yüksek yüzdeyle oynayarak pota altında fark yarattı. Bojan Bogdanovic de birebirlerle Oğuz’a destek olunca ilk dört dakikayı Fenerbahçe Ülker 13-4 önde geçti ve Angellou’nun molası geldi. Bu molada belki de Dünya Basketbol tarihinde daha önce hiç yaşanmamış bir olay gerçekleşti. Normalde maçların devre arasında yapılması gereken bir organizasyon yine nedensiz bir şekilde daracık bir molaya sığdırıldı. Son olarak kariyerini San Antonio Spurs takımında noktalayan büyük efsane, kritik son şutların adamı Robert “Mr. June” Horry sahneye çıktı ve Spurs’un Fenerbahçe Ülker ile bir hazırlık maçı oynayacağını bizlere müjdeledi. Aslında bu olay bile maçın ne kadar ciddiyetten uzak ve amaçsızca oynandığını gözümüze sokar gibiydi. Moladan sonra Anadolu Efes birazcık hareketlense de Fenerbahçe aradaki farkı korumayı başardı ve ilk çeyreği 21-10 önde geçti.

Anadolu Efes üç oyun kurucusunun da sakat olmasından dolayı saha içinde kendi oyun kurucusunu yarattı ve bu görevi Dusko Savanoviç üstlendi. Açıkçası  Sırp Forvet, oyun kurucu mevkiisinde de çok fazla sırıtmadı. Yüksek oyun zekasını ve saha görüşünü başarıyla sahaya yansıttı ve ikinci çeyreğin başında ipleri eline aldı. Yaptığı asistlerle göz dolduran Savanoviç takımını düzende tutmaya çalıştı. Savanoviç tam kontrolü ele aldı derken ev sahibi ekipte ’96 doğumlu oyun kurucu Berk Uğurlu sahneye çıktı. Sahada oldukça özgüvenli görünen Berk oyuna tempo kazandırdı. Tam sahayı hızla geçmesinin ardından üstüste yaptığı asistlerle ve attığı sayılarla takımını önde tutmayı başardı ve sene başından beri “saf oyun kurucu” özlemi çeken Fenerbahçe Ülker taraftarını sevindirdi. Fenerbahçe alışılmışın aksine topu oldukça iyi çevirdi ve iç dış dengesini sağlamayı başardı. Bunun ekmeğini en çok yiyen oyuncu ise Luka Zoric oldu. Sene başından beri neredeyse hiçbir uzuna karşı üstünlük kuramayan Zoric (Euroleague’in maç başına ortalama en çok blok yiyen oyuncusu) oldukça etkili bir oyun sergiledi ve Fenerbahçe Ülker ilk yarıyı 45-31 önde tamamladı.

Üçüncü çeyrekte Berk Uğurlu şov vardı. Yaptığı muhteşem asistlerin yanında penetreleriyle izleyicilere Bo McCalebb’den de esintiler sunan Berk, hem izleyicilerin hem de Obradovic’in yüzünü güldürdü. Üçüncü çeyrekte de maç boyunca olduğu gibi iki takım da savunma adına efor sarf etmedi. Savanovic’in de yorulmasıyla birlikte Anadolu Efes iyice düzenden uzaklaştı ve farkın açılmasına engel olamadı. Çeyreğin sonlarına doğru ha oldu ha olacak diye beklediğimiz Melih-Obradoviç buluşması gerçekleşti ve Obradovic Melih’in kafasına vura vura (mecazi değil, gerçek anlam) bir şeyler anlattı. Üçüncü çeyrek Fenerbahçe Ülker’in 68-49 üstünlüğüyle tamamlandı.

Dördüncü çeyrek başında genç yetenek Emircan Koşut attığı üçlüğün ardından Melih Mahmutoğlu’nu bloklayarak “ben de buradayım” mesajı verdi. Çeyreğin geri kalanı ise tam bir “mahalle maçı” havasında oynandı. İki takım da rahat bir şekilde karşılıklı basketler buldu. Luka Zoric de son çeyrekte ikili oyunlarda ve sırtı dönük oyunlarda oldukça etkili bir görüntü çizdi(Tabii bunda vücudu henüz tam olarak oturmamış ve oldukça ince olan Emircan Koşut’un  Zoric’i savunduğunun da gözlerden kaçmamaması gerekli) Fenerbahçe Ülker baştan sona üstün götürdüğü mücadeleyi 84-65 kazandı ve Top 16 serüvenini 6 galibiyet, 8 mağlubiyet ile tamamlamış oldu. Maçın en önemli noktası ise Berk Uğurlu’nun maçı 12 sayı 7 asist 4 ribaund ile tamamlamasıydı. Berk bu performansıyla Kenan Sipahi’ye “yalnız değilsin” mesajını da göndermiş oldu.

Bir parantez de Linas Kleiza için açmak istiyorum. Bu sezon büyük umutlarla transfer edilen Litvanyalı forvet maalesef bekleneni veremedi. Böylesine iddiasız bir maçta bile oldukça sönük göründü. Sezon başından beri birkaç maç dışında bir türlü istediği performansı yakalayamadı. Ama Kleiza ismi gerçekten çok büyük ve umarım gelecek sezon beklediğimiz sorumluluk alan, elini taşın altına sokmaktan çekinmeyen “clutch” Kleiza’yı bizlere izlettirir. Gerçekten formda bir Kleiza, Avrupa’nın en iyi skorer  4 numarası olabilecek kapasitede bir oyuncu ve geçmişte onun neler yapabildiğini hepimiz izledik. Yazımın sonuna gelirken şunu da belirtmek isterim. Bugün gördük ki gerek Berk Uğurlu, gerek Cedi, gerek Emircan alttan gümbür gümbür geliyor. Son Avrupa Gençler Şampiyonası’nın MVP’si Kenan Sipahi de hesaba katıldığında milli takımımızın önü açık. Yeter ki bu gençlere biraz güvenilsin biraz sorumluluk verilsin. En azından bir Avrupa Şampiyonluğu bu jenerasyonla hayal değil…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder