Basketbol Haberleri

6 Haziran 2014 Cuma

ELLERİNE SAĞLIK BOJAN BOGDANOVIC



       Başlığı okuyunca eminim ki birçoğunuz şaşırdınız. İçinizden “yahu bu adam maçı “0” sayıyla bitirdi. Başlıkta ne işi var?” diye düşündünüz. Ama bana izin verin, açıklayacağım.

       Final serisinin ikinci maçı öncesinde,  galibiyet için ağır basan taraf Fenerbahçe Ülker’di. İlk maçta rakibini 89-70 gibi farklı bir skorla mağlup eden sarı lacivertli ekip, skor üstünlüğünün yanı sıra rakibini oyun anlamında da sindirmişti.  Maçın başından sonuna kadar hızlı oynarak “run and gun” stratejini benimseyen, buna ek olarak boyalı alanda uzunlarını da iyi besleyen Fenerbahçe Ülker, rakibini savunmada çaresiz bırakmıştı. Tüm bunların ışığında Fenerbahçe’nin ikinci maçta da kazanması sürpriz olmazdı. Fenerbahce kazandı ancak işler hiç beklendiği gibi gitmedi. Bunda şüphesiz ki en büyük etken koç Ergin Ataman’ın bu sefer dersine çok iyi çalışmış olmasıydı.

       İki koç da maça ilk maçtaki beşleriyle başladı. Fenerbahçe Ülker  Bo Mccalebb, Emir Preldzic, Bojan Bogdanovic, Linas Kleiza ve Oğuz Savaş beşiyle sahada yer alırken, GS Liv Hospital’da Carlos Arroyo, Sinan Güler, Manuchar Markoishvili, Zoran Erceg ve Furkan Aldemir beşlisi sahadaydı. Galatasaray maça ilk maçın kötü ismi Erceg’in üç sayılık basketiyle başladı. Fenerbahçe Ülker ise hemen ilk hücumunda birinci maçta kaldığı yerden devam edeceğinin sinyalini verdi. Bo Mccalebb fişek gibi yarı sahayı geçerek turnikeyi bıraktı. Maçın başlarında ilk göze çarpan Bojan’ın, Arroyo’ya yaptığı savunmaydı. Bu seneye kadar hep “savunma yapmıyor, yumuşak kalıyor” eleştirilerine maruz kalan Bogdanovic, gösterdiği müthiş gayretle Arroyo’ya rahat nefes aldırmadı ve hemen maçın ilk çeyreğinde rakibini iki top kaybına zorladı. Burada bir parantez açmak lazım. Obradovic, sene başından beri Bogdanovic’in “saf skorer” kalıbından sıyrılıp “all-around” bir oyuncu olması için gayret gösteriyor. Ona yeni meziyetler kazandırmaya çalışıyor. Bojan bu işin oyun kuruculuk ve yaratıcılık kısmını pek kavrayamamış gözükse de (hala aldığı ve birebir zorladığı bir çok top elinde patlıyor), savunma kısmında kendini oldukça geliştirdi ve koç da ona inanarak neredeyse her maç rakibin en iyi skorerini onunla savunuyor. Fenerbahçe Ülker,  çeyrek boyunca sürekli vites arttırmaya çalıştı ve yarısahayı hep hızlı geçti. İlk maçtaki stratejisini devam ettiren sarı lacivertli ekipte uzunlar bu sefer yüzdeli atamayınca skor üretmekte zorlandı. Furkan Aldemir’in de ribaundlarda üstünlük kurmasıyla GS Liv Hospital oyun üstünlüğünü eline aldı. Çeyreğin bitimine 5.08 kala Kleiza’nın elindeki topa beş kişinin birden atlaması iki takım oyuncularının da maçı kazanmayı ne kadar istediğini gösterir nitelikteydi. Çeyrekte son üç dakikaya girilirken Markoishvili’nin üç sayılık isabetiyle Galatasaray 13-10 öne geçti. Ardından Fenerbahçe Ülker hücumlardan üst üste boş dönünce önce Arroyo’nun iki sayılık basketi geldi  ve ardından Markoishvili bir üç sayılık isabet daha buldu. 8-0’lık bir seri yakalayan konuk ekip 18-10 öne geçti ve Obradovic’in molası geldi. Molanın ardından Fenerbahçe Ülker savunmada vites artırdı ve çeyrek sonuna kadar rakibine sayı şansı tanımadı ancak hücumda da üretken olamadı. Bitime üç saniye kala Bo Mccalebb’in basket faulu geldi ve ilk çeyrek   13-18 GS Liv Hospital üstünlüğüyle geçildi.

       İkinci çeyreğe Fenerbahçe Ülker, Luka Zoriç önderliğinde etkili başladı. Önce bir basket-faul ardından bir diğer hücumda kaçan atışta hücum ribaund’ını alarak tamamlayan Zoriç’in bulduğu 5 sayıyla mücadeleye 18-18 eşitlik geldi. Bogdanovic tüm istikrarıyla savunmada Arroyo’yu deyim yerindeyse “bezdirmeye” devam etti ve top kayıplarına zorladı. Ardından Kleiza’nın bulduğu üç sayılık isabet ile Fenerbahçe Ülker uzun bir aradan sonra maçta 21-18’lik skorla öne geçti. Sarı Lacivertli ekip çeyreğin ilerleyen bölümlerinde Bo Mcclaebb’in hızlı hücumdan bulduğu turnikeyle farkı beş sayıya kadar çıkardı. Buraya kadar olan kısımda en dikkat çekici nokta Fenerbahçe Ülker’in Kleiza’nın şutu hariç tüm sayılarının boyalı alandan gelmiş olmasıydı.  Savunmada da Emir’in Ender Arslan’a yaptığı blok rüzgarı iyice arkasına almasına sebep oldu ancak buna dur diyen isim köşeden bulduğu üç sayılık isabetle Markoishvili oldu. Marko’nun üçlüğüne Melih cevap vermek isterken Cenk’in faulu geldi. Üç atışın da sayı olmasıyla Fenerbahce Ulker mücadelede tekrar iki sayıyla öne geçti. Çeyrekte son iki dakikaya girilirken GS Liv Hospital’ın sıcak ismi Manuchar Markoishvili bir kez daha sahne aldı ve Fenerbahçe Ülker potasına bir üçlük daha yollayarak takımını 30-29 öne taşıdı. Ardından, Fenerbahçe Ülker’e bir kötü haber de Nemanja Bjelica’dan geldi. Sırp forvet üçüncü çeyrek içerisindeki üçüncü faulünu yaparak uzun bir süre oturmak için benchteki yerini aldı. Çeyreğin bitimine on saniye kala Zoran Erceg’in bulduğu iç sayılık isabet ile ilk yarı 34-34 eşitlikle sonuçlandı.

       Üçüncü çeyreğe GS Liv Hospital hızlı bir giriş yaparak 4-0 ile başladı ancak Fenerbahçe Ülker rakibine yetişmeyi başardı ve çeyreğin ilk yarısı karşılıklı basketlerle geçildi. Çeyreğin ikinci yarısında Ender’in hücum süresi biterken uzaklardan gönderdiği üç sayılık basket çeyrekteki en büyük farkın yeniden oluşmasını sağladı ve GS Liv Hospital 52-48 öne geçti. Ancak Ömer Onan kendisine yapılan faulün ardından bulduğu iki serbest atış isabetiyle skoru 52-50’ye taşıdı. Ardından önce Emir Prelzdic, sonra Luka Zoric ile üstüste dört serbest atış kaçıran Fenerbahçe Ülker 54-50 geri düştü. Tam kriz geliyorum der gibiydi ki genç oyun kurucu Berk Uğurlu sahne aldı. Yaptığı güzel asistle emri topla buluşturdu ve Preldzic’in basket-faul’ü ile skor 54-53 oldu. Çeyreğin son hücumunda birebir oynamayı tercih eden Carlos Arroyo isabeti buldu ve son çeyreğe GS Liv Hospital’ın 56-53 üstünlüğüyle girildi.

       Son çeyreğe Carlos Arroyo sorumluluk alarak başladı ve bulduğu basketle takımını beş sayı farkla 58-53 öne taşıdı. Ancak Berk Uğurlu bir kez daha farkın daha fazla açılmasına izin vermedi. Melih Mahmutoğlu’nu köşede bomboş topla buluşturunca üç sayılık isabet geldi. Bir sonraki hücumda da Oğuz’a topu çok güzel indirdi. Basket gelmese bile faul geldi ve Oğuz çizgide hata yapmayınca mücadeleye bir kez daha 58-58’lik skorla eşitlik geldi. Bu dakikadan sonra Galatasaray Liv Hospital savunmada vites arttırdı ve Fenerbahçe Ülker hücumları iyice tıkandı. Sayı bulmakta oldukça zorlanan ev sahibi ekip maçın bitimine 6’30 kala Erceg’in köseden bulduğu iki sayılık isabetle altı sayı geriye düştü. Fark altıya çıkınca Obradovic, Berk’i oyundan alarak Bo McCalebb’i tekrar sahaya sürdü. Bitime 4’30 kala Carlos Arroyo anlamsız bir şekilde kendi takımı hücumdayken Mccalebb’e dirsek attı ve hücum faul ile cezalandırıldı ki centilmenlik dışı faul çalınmadığı için oldukça şanslıydı. Ardından hemen bir sonraki pozisyonda da Zoric’e faul yapınca Hırvat pivot çizgiye gitti ve iki atışından da isabet buldu. Çeyreğin son bölümüne girilirken Arroyo bir kez daha sorumluluk aldı ve tamamen kendisi oynadığı birebir hücumları oldukça yüksek yüzdeyle bitirdi. Maçın en kritik anı ise bitime 2’03 kala Nemanja Bjelica’nın bulduğu üçlük oldu. Attığı üçlükle farkı iki sayıya indiren Sırp forvet takımının maça tutunmasını sağladı. Bitime 1’42 kala Luka Zoric’in serbest atış sayılarıyla maça 71-71 eşitlik geldi. Bir sonraki hücumda Emir Preldzic’e faul yapıldı. Kafasına aldığı darbe sonucu oyuna devam edemeyince faul atışlarını Linas Kleiza kullandı ve çizgiden 1/2 isabet sağlayarak takımını 72-71 önce geçirdi. Arroyo’nun cevabı gecikmedi. Yıldız oyun kurucu Bir kez daha birebir hücumla potaya gitti ve turnikesiyle GS Liv Hospital’ı 73-72 öne geçirdi. Maçın bitimine 25.7 saniye kala Ergin Ataman’ın molası geldi. Molanın ardından Sinan Güler kenardan topu oyuna sokarak Markoishvili’ye verdi ancak Bo Mccalebb tartışmalı bir müdahale ile (bence faul) topu çaldı ve ardından Emir’in asistiyle bomboş bir turnike atarak Fenerbahçe Ülker’i 74-73 öne geçirdi. Ardından Galatasaray Liv Hospital son hücumdan sayıyla dönemeyince Fenerbahçe Ülker maçı 74-73 kazandı ve final serisinde 2-0 öne geçerek ev sahibi avantajını korudu.

Fenerbahçe Ülker Nasıl Kazandı ?

-          Ev sahibi avantajını çok iyi kullandı. Salondaki atmosfer oldukça iyiydi.

-          Bojan Bogdanovic gösterdiği savunma gayretiyle Carlos Arroyo’yu bezdirdi ve dönem dönem onu oyundan düşürdü

-          Kritik anlardaki hücumlardan sürekli isabetle döndü.

-          Rakip ne kadar iyi savunursa savunsun, temel stratejisinden hiç vazgeçmedi. Sürekli oyunu hızlandırmaya çalıştı ve uzunlarını besledi.

Galatasaray Liv Hospital Nasıl Bu Kadar Zorladı?

-          Yazının başında da belirttiğim gibi bunda en büyük pay kesinlikle Ergin Ataman’a ait. İlk maçın ardından dersine çok iyi çalışmış ve Fenerbahçe Ülker’i çok iyi analiz etmiş.

-          Fenerbahçe Ülker hızlı hücumlarını sürekli taktik faulle kesti ve rakibinin tempoyu yakalamasına izin vermedi.

-          Boyalı alanı iyi kapattı, rakip uzunları düşük yüzdede tuttu ve ribaundlarda üstünlük kurdu

-          Üç Sayılık  atışlarda ilk maçın aksine yüksek bir yüzde ile isabet buldu. (İlk Maç : %28, İkinci Maç : %43.4)

 

Üçüncü Maç Ne Olur?

İlk maçı Fenerbahçe 19 sayı farkla domine ederek kazanarak “şampiyon ben olacağım” mesajını rakibine vermişti fakat GS Liv Hospital deplasmanda rakibine kaybetse de soğuk terler dökmesine neden olarak kazanabileceğini gösterdi ve “ben de buradayım” mesajını verdi. Galatasaray Abdi İpekçi Arena’daki üçüncü maça kuşkusuz maçın favorisi olarak çıkacaktır. Arkasındaki ateşli taraftar desteğine ek olarak Fenerbahçe’nin 2-0 önde olması koç Obradovic olsa bile bir rahatlamaya yol açacaktır.  Oyuncular bu maçı hem kendi seyircileri önünde kazanıp umutlanmak, hem de taraftarlarından özür dilemek için bir fırsat olarak göreceklerdir. Tüm bunların ışığında Galatasaray Liv Hospital biradım önde gözükse de basketbolun nelere kâdir bir spor olduğunu hepimiz ikinci maçta gördük. Bekleyip göreceğiz…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder