Basketbol Haberleri

29 Mart 2014 Cumartesi

KAOS VE KATLİAM


Fenerbahçe Ülker belki de sezonun en önemli maçında EA7 Milano takımıyla karşılaştı. Koç Obradoviç’in maçtan önce yapmış olduğu “3 final maçımız var, ilkine bu hafta çıkıyoruz” açıklaması maçın anlamını ve önemini gösterir nitelikteydi. Maç öncesi  artık alıştığımız üzere neredeyse tüm biletler satılmıştı ve salon hınca hınç doluydu.  Dört fark ve üzerinde alınacak bir galibiyet takım için grupta ikinci yolunu açacaktı. Üstelik bu sezon  Euroleague’de 17.4 sayı ortalaması tutturan  rakibin en önemli skoreri Keith Langford’un da sakatlığından ötürü oynayamayacak olması Fenerbahçe Ülker’i maçın net  favorisi haline getirdi. Maç öncesi her şey temsilcimiz adına olumlu gözüküyordu.

Maç yavaş tempoda ancak oldukça sert başladı. İki taraf da adeta birbirlerine maçın başında “pes etmeyeceğiz “ mesajı verdiler.  Fenerbahçe sezon başından beri bir türlü gösteremediği savunma azmini ve sertliğini göstererek maça başladı. Çeyreğin son bölümüne kadar akıllı ve doğru savunma yapan temsilcimiz çeyreğin sonunda yaptığı basit savunma hatalarına ve son saniyede çalınan “anlamsız” teknik faule rağmen ilk çeyrekte rakibini on dört sayıda tutmayı başardı ve ilk çeyreği 15-14 önde tamamladı. Ama bu tozpembe tablo fazla uzun sürmedi

İkinci çeyrekte Gani Lawal’ın oyuna girmesiyle rüzgar tersine döndü.  Hem hücumda hem savunmada Fenerbahçe uzunlarına karşı büyük üstünlük kuran Lawal, çoğunluğunu,  aldığı hücum ribaundlarından bulduğu sayılarla ve savunmada getirdiği büyük enerjiyle Fenerbahçe Ulker uzunlarını adeta “denize döktü” ve Milano’yu bir anda öne fırlattı. Fenerbahçe Lawal hamlesine sahada karşılık veremedi ve benchten de çözüm bulunamayınca bir anda kontrolü kaybetti. TOP 16 turunun başından beri kırılma anlarında büyük sıkıntı yaşayan temsilcimizin hastalığı nüksetti ve “amatör” seviyede bile yapılmayacak hatalarla üst üste basit top kayıpları yaptı. Bu hatalar hücuma da olumsuz yansıdı ve tamamen düzenden uzak, akıcılığın ve pas trafiğinin olmadığı sadece birebir zorlamalara dayanan “kaos” basketboluna dönüldü. Milano ise temsilcimizin aksine sahada adeta kusursuz şekilde hücum etti. Her hücumda özenle en doğru zamanda en doğru şutu kullanan misafir takım ilk yarıyı 29-38 önde kapattı.

Üçüncü çeyrek , ikinci çeyreğin bittiği yerden başladı. Temsilcimiz hücumda bir türlü organize bir oyun ortaya koyamadı ve sadece zorlama birebirlerle sayı bulmaya çalıştı. Savunmada ise tamamen konsantrasyonunu kaybetmiş ve ne yapacağını bilmeyen bir takım vardı sahada.Üst üste gelen iki üçlükle temsilcimiz on altı sayı geriye düştü. Takım futbol tabiriyle adeta “yürümeye” başlayınca Obradovic takımını uyandırmak için teknik faul aldı ve son kozunu oynadı. Ancak hakem ilginç bir şekilde  direk diskalifiye kararı verdi ve koç maçın geri kalanını soyunma odasından takip etmek zorunda kaldı. Koçun atılmasından sonra hakemler maçın kontrolünü ellerinden kaçırdılar ve gerek tribünlerde gerekse saha içinde tansiyon yükseldi. Bir ara yirmi sayılara dayanan fark anlık bir patlamayla on iki sayıya kadar indirilmiş olsa da Hackett’in son çeyreğin son saniyesinde bulduğu basketle Milano takımı üçüncü çeyreği on dört sayı farkla 54-68 önde bitirdi.

Son çeyreğe misafir takım aradaki sayı farkının da rahatlığıyla iyi başladı ve sayı farkını çeyreğin ortalarına kadar korumayı başardı. Ancak,  Pierre Jackson’ın birazcık kıpırdanmasıyla ve Bojan Bogdanovic’in kararlı oyunuyla  Fenerbahçe yavaş yavaş geri gelmeye başladı.  Artık tamamen “ne olursa olsun” modunda oynayan temsilcimiz kırılma anlarında yine yanlış tercihlerde bulununca bir türlü rakibi yakalayamadı  ve salondan 82-73 mağlup ayrıldı


Kısa Kısa….

-Oyuncuların hiçbirinin kafası sahada değildi. Hiçbirisi sezonun en önemli maçına çıkıldığının bilincinde oynamadı.  ( Bo Mccalebb ile Obradovic arasında yaşanan diyalog bunu resmen gözler önüne serer nitelikteydi)

-TOP 16 turunun başından beri süre gelen “organizasyonsuzluk” bu maçta da devam etti. Maalesef yine set hücumu göremedik. Fenerbahçe Ülker ne şutörlere şut yaratabildi ne de pota altına top indirebildi.

-Aslında sezon başından beri konuşulan “Pota Altı Savunucusu, Atletik Ribaundçu Uzun” eksikliği bir kez daha göze battı. Luka Zoriç pota altında adeta etkisiz eleman görüntüsü sergiledi. Rakibe 12 hücum ribaund’u verildi.

-Fenerbahçe Ülker maçın içinde Bogdanovic’e  yardımcı bir oyuncu bir türlü çıkaramadı. Kleiza ve Bjelica gibi “winner” kimliğiyle tanınan oyuncular taşın altına elini sokup sorumluluk almayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

-Hakemlere değinmeden olmaz. Bugün adeta artniyetli ve kasıtlı bir şekilde maça müdahil oldular. Özellikle İspanyol hakem Juan Carlos Arteaga kırılma anlarında çaldığı yanlış düdüklerle maçı rayından çıkardı.

-Gergin anlarda bir türlü soğukkanlılık sağlanamadı ve sürekli yanlış tercihler yapıldı.

-Bojan Bogdanovic sonunda geri döndü ama maalesef geç kaldı.

-Bu maçla birlikte TOP8 defteri bu sezonluk artık kapandı diyebiliriz. Fenerbahçe Ülker’in gruptan  çıkabilmesi için artık mucizeye ihtiyaç var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder